Bakara: 2 11-29. Âyet Nefsin İç Yüzünü Tanımak
Gespeichert in:
1. Verfasser: | |
---|---|
Format: | Buch |
Sprache: | Turkish |
Veröffentlicht: |
İstanbul
Nefes Yayınları
Ağustos 2020
|
Ausgabe: | 10. baskı |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Inhaltsverzeichnis |
Beschreibung: | 420 Seiten |
ISBN: | 9786055902193 |
Internformat
MARC
LEADER | 00000nam a2200000 cc4500 | ||
---|---|---|---|
001 | BV047685942 | ||
003 | DE-604 | ||
007 | t | ||
008 | 220117s2020 |||| 00||| tur d | ||
020 | |a 9786055902193 |9 978-605-5902-19-3 | ||
035 | |a (OCoLC)1298750093 | ||
035 | |a (DE-599)BVBBV047685942 | ||
040 | |a DE-604 |b ger |e rda | ||
041 | 0 | |a tur | |
049 | |a DE-473 |a DE-11 | ||
084 | |a BE 8611 |0 (DE-625)10777: |2 rvk | ||
100 | 1 | |a Sargut, Cemalnur |d 1952- |e Verfasser |0 (DE-588)1247014487 |4 aut | |
245 | 1 | 0 | |a Bakara |n 2 |p 11-29. Âyet |p Nefsin İç Yüzünü Tanımak |c derleyen: Cemâlnur Sargut |
250 | |a 10. baskı | ||
264 | 1 | |a İstanbul |b Nefes Yayınları |c Ağustos 2020 | |
300 | |a 420 Seiten | ||
336 | |b txt |2 rdacontent | ||
337 | |b n |2 rdamedia | ||
338 | |b nc |2 rdacarrier | ||
630 | 0 | 7 | |a Koran |p Sure al-Baqara |0 (DE-588)4221036-7 |2 gnd |9 rswk-swf |
650 | 0 | 7 | |a Tafsir |0 (DE-588)4184345-9 |2 gnd |9 rswk-swf |
689 | 0 | 0 | |a Koran |p Sure al-Baqara |0 (DE-588)4221036-7 |D u |
689 | 0 | 1 | |a Tafsir |0 (DE-588)4184345-9 |D s |
689 | 0 | |5 DE-604 | |
773 | 0 | 8 | |w (DE-604)BV047634142 |g 2 |
856 | 4 | 2 | |m Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment |q application/pdf |u http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=033069973&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA |3 Inhaltsverzeichnis |
943 | 1 | |a oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-033069973 |
Datensatz im Suchindex
_version_ | 1814902904319901696 |
---|---|
adam_text |
İÇİNDEKİLER önsöz. 4 MÜNAFIKLIK. 5 ÂYET 11-12 . 11 “Ve izâ kıyle lehüm lâ tüfsidu fi’l-ardı kalû innemâ nahnü muslihûne elâ inne hűm hümü’l-müfsidûne ve lâkin lâ yeş'urûn” Onlara: Yeryüzündefesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslâh edicileriz der ler. Şunu bilin ki, օոևր bozguncukrın ta kendileridir, lâkin ankmazkr. ÂYET 13.25 “Ve izâ kıyle lehüm âminû kemâ âmene’n-nâsü kâlû enu minü kemâ âmene s-süfehâü elâ innehüm hümussüfehâü ve lâkin lâ ya'lemûne” Onlara: insanların îman ettiği gibi siz de îman edin, denildiği vakit “Biz hiç, sefihlerin (akıhız ve ahmak kişilerin) îman ettikleri gibi îman eder miyizi” derler. Biliniz ki, se fihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler). ÂYET 14.43 Ve iza lekulleziyne âmenû kâlû âmenna ve izâ hâlev ilâ şeyâtıynihim kâlû innâ meaküm innemâ nahnü müstehziûne” (Bu münâftklar) müminlerle karşılaştıkları vakit “(Biz de) îman ettik” derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla
(müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler. ÂYET 15. Allâhü yestehziü bihim ve yemüddühüm fiy tuğyânihim yamehûne” Gerçekte, Allah onlarla istihza eder deazgınlıklarmda ónkrafırsat verir, bu yüzden onkr bir müddet başıboş dokşırlar.
ÂYET 16. 83 “Ülâike’l-lezîne’ş-terevud-dalâlete bi’l-hüda femâ rabihat ticâretühüm ve mâ kânû mühtediyne” işte onlar, hidâyete karşılık dalâlet satın aL·nL·rdir. Ancak onların bu ticareti kazançlı ol mamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir. ÂYET 17.115 “Meselühüm kemeseli’l-lezi’s-tevkade nâren felemmâ edâet mâ havlehü zeheb’allahü binûrihim ve terekehüm fi zulumâtin lâ yubsirûne” Onların durumu, bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattı ğı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. ÂYET 18.115 “Summiin hükmün umyün fehüm lâ yerciûne” Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemez. ÂYET 19.153 “Ev kesayyibin mine’s-semâi fîhi zulumâtun ve ra‘dun ve berk (berkun), yecalûne esâbiahum fi âzânihim mine’s-savâiki hazara’l-mevt (mevti), vallâhu muhitun bi’lkâfirîn (kâfirine)” Yahut gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlık, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur gibidir. O münâfıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.
ÂYET 20. .154 “Yekâdu’l-berku yahtafu ebsârahum kullemâ edâe lehum meşev fìhi ve izâ azleme ‘aleyhim kâmû ve lev şâellâhu lezehebe bisem'ihim ve ebsârihim innallâhe alâ kul li şey’in kadir (kadîrun)” Şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada bi razcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kâdirdir. ÂYET 21. .·.181 “Yâ eyyuhe’n-nâsubudû rabbekumu’l-lezî halakakum ve’l-lezine min kablikum leallekum tettekûn (tettekûne)” Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.
“Ellezî ceale lekumu’l-arda fırâşen ve’s-semâe binââ (binâen) ve enzele mines-semai mâen feahrece bihî mine’s-semerâti rizkan lekum felâ tecalû lillâhi endaden ve entum ta‘lemun (tâ'lemune)” O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indi rerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah’a şirk koşmayın. ÂYET 23. . Љ ։ “Ve in küntüm fî raybin mimmâ nezzelnâ ‘alâ ‘abdina fe tû bi süratin mim mislihî ved’û şuhedâeküm min dûnillahi inküntüm sadikıyn” Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun ben zeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayri şâhitlerinizi (yardım cılarınızı) da çağırın. ÂYET 24.247 “Fe in lem tefalû ve len tef‘alû fetteku’n-nâre’l-letî ve kûduhe’n-nâsu ve 1-hicâratu ‘uiddet li’l-kâfirîn (kâfirine)” Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksmız-yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır. ÂYET 25 .277 “Ve beşşiri’l-lezîne âmenû ve amilu’s-sâlihâti enne lehům cennâtin teeri min tahtihe’l-enhâr (enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâze’llezî ruzıknâ min kabl (kablu) ve ûtû bihî muteşâbihâ (muteşâbihan) ve lehum
fîhâ ezvâcun m tahharatun ve hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne)” îman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve on lar orada ebedî kalıcılardır. ÂYET 26. . İnnallahe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ be‘ûdaten femâ fevkahâ fe emme’llezîne âmenû fe ya lemûne ennehu’l-hakku min rabbihim ve emme’l-lezîne keferû fe yekûlûne mâ zâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ (meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ (kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn (fâsıkîne)” Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. îman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal ve mekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarım da doğru yola yö neltir. Verdiği misallerle Allah ancak/âşıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).
ÂYET 27.329 “Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba‘di mîsâkıh (mîsâkıhî) ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yufsidûne fi’l-ard (ardı) ulâike humu’l-hâsirûn (hâsirûne)” ՕոԽ öyle (fâstklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hâl ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzün defitne vefesat çıkarırlar. İçte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır. ÂYET 28.351 “Keyfe tekfurûne billahi ve kuntum emvâten feahyâkum summe yumîtukum sum me yuhyîkum summe ileyhi turceûn (turceûne)” Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersinizi Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda Ona döndürüleceksiniz. ÂYET 29. 352 “Huve’l-lezî halakalekum mâ fî’l-ardı cernían summe s-tevâ ile’s-semâi fe sevvâhunne seb‘a semâvât (semâvâtin) ve huve bi kulli şey'in alîm (alîmun)” O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir çekilde) semaya yö neldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir. ÂYET-I KERÎMELER DİZİNİ.395 HADİS
LİSTESİ. 397 KELİMELER, TERİMLER VE KAVRAMLAR İNDEKSİ. .399 |
adam_txt |
İÇİNDEKİLER önsöz. 4 MÜNAFIKLIK. 5 ÂYET 11-12 . 11 “Ve izâ kıyle lehüm lâ tüfsidu fi’l-ardı kalû innemâ nahnü muslihûne elâ inne hűm hümü’l-müfsidûne ve lâkin lâ yeş'urûn” Onlara: Yeryüzündefesat çıkarmayın, denildiği zaman, “Biz ancak ıslâh edicileriz der ler. Şunu bilin ki, օոևր bozguncukrın ta kendileridir, lâkin ankmazkr. ÂYET 13.25 “Ve izâ kıyle lehüm âminû kemâ âmene’n-nâsü kâlû enu minü kemâ âmene s-süfehâü elâ innehüm hümussüfehâü ve lâkin lâ ya'lemûne” Onlara: insanların îman ettiği gibi siz de îman edin, denildiği vakit “Biz hiç, sefihlerin (akıhız ve ahmak kişilerin) îman ettikleri gibi îman eder miyizi” derler. Biliniz ki, se fihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler). ÂYET 14.43 Ve iza lekulleziyne âmenû kâlû âmenna ve izâ hâlev ilâ şeyâtıynihim kâlû innâ meaküm innemâ nahnü müstehziûne” (Bu münâftklar) müminlerle karşılaştıkları vakit “(Biz de) îman ettik” derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla
(müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler. ÂYET 15. Allâhü yestehziü bihim ve yemüddühüm fiy tuğyânihim yamehûne” Gerçekte, Allah onlarla istihza eder deazgınlıklarmda ónkrafırsat verir, bu yüzden onkr bir müddet başıboş dokşırlar.
ÂYET 16. 83 “Ülâike’l-lezîne’ş-terevud-dalâlete bi’l-hüda femâ rabihat ticâretühüm ve mâ kânû mühtediyne” işte onlar, hidâyete karşılık dalâlet satın aL·nL·rdir. Ancak onların bu ticareti kazançlı ol mamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir. ÂYET 17.115 “Meselühüm kemeseli’l-lezi’s-tevkade nâren felemmâ edâet mâ havlehü zeheb’allahü binûrihim ve terekehüm fi zulumâtin lâ yubsirûne” Onların durumu, bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattı ğı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. ÂYET 18.115 “Summiin hükmün umyün fehüm lâ yerciûne” Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeple onlar geri dönemez. ÂYET 19.153 “Ev kesayyibin mine’s-semâi fîhi zulumâtun ve ra‘dun ve berk (berkun), yecalûne esâbiahum fi âzânihim mine’s-savâiki hazara’l-mevt (mevti), vallâhu muhitun bi’lkâfirîn (kâfirine)” Yahut gökten sağanak halinde boşanan, içinde yoğun karanlık, gürültü ve yıldırımlar bulunan yağmur gibidir. O münâfıklar yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.
ÂYET 20. .154 “Yekâdu’l-berku yahtafu ebsârahum kullemâ edâe lehum meşev fìhi ve izâ azleme ‘aleyhim kâmû ve lev şâellâhu lezehebe bisem'ihim ve ebsârihim innallâhe alâ kul li şey’in kadir (kadîrun)” Şimşek sanki gözlerini çıkaracakmış gibi çakar, onlar için etrafı aydınlatınca orada bi razcık yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde kalırlar. Allah dileseydi elbette onların kulaklarını sağır, gözlerini kör ederdi. Allah şüphesiz her şeye kâdirdir. ÂYET 21. .·.181 “Yâ eyyuhe’n-nâsubudû rabbekumu’l-lezî halakakum ve’l-lezine min kablikum leallekum tettekûn (tettekûne)” Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş (Allah’ın azabından kendinizi kurtarmış) olursunuz.
“Ellezî ceale lekumu’l-arda fırâşen ve’s-semâe binââ (binâen) ve enzele mines-semai mâen feahrece bihî mine’s-semerâti rizkan lekum felâ tecalû lillâhi endaden ve entum ta‘lemun (tâ'lemune)” O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indi rerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah’a şirk koşmayın. ÂYET 23. . Љ ։ “Ve in küntüm fî raybin mimmâ nezzelnâ ‘alâ ‘abdina fe tû bi süratin mim mislihî ved’û şuhedâeküm min dûnillahi inküntüm sadikıyn” Eğer kulumuza indirdiklerimizden herhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun ben zeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz Allah’tan gayri şâhitlerinizi (yardım cılarınızı) da çağırın. ÂYET 24.247 “Fe in lem tefalû ve len tef‘alû fetteku’n-nâre’l-letî ve kûduhe’n-nâsu ve 1-hicâratu ‘uiddet li’l-kâfirîn (kâfirine)” Bunu yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksmız-yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının. Çünkü o ateş kâfirler için hazırlanmıştır. ÂYET 25 .277 “Ve beşşiri’l-lezîne âmenû ve amilu’s-sâlihâti enne lehům cennâtin teeri min tahtihe’l-enhâr (enhâru), kullemâ ruzikû minhâ min semeretin rızkan kâlû hâze’llezî ruzıknâ min kabl (kablu) ve ûtû bihî muteşâbihâ (muteşâbihan) ve lehum
fîhâ ezvâcun m tahharatun ve hum fîhâ hâlidûn (hâlidûne)” îman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve on lar orada ebedî kalıcılardır. ÂYET 26. . İnnallahe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ be‘ûdaten femâ fevkahâ fe emme’llezîne âmenû fe ya lemûne ennehu’l-hakku min rabbihim ve emme’l-lezîne keferû fe yekûlûne mâ zâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ (meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ (kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn (fâsıkîne)” Şüphesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. îman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal ve mekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarım da doğru yola yö neltir. Verdiği misallerle Allah ancak/âşıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).
ÂYET 27.329 “Ellezîne yenkudûne ahdallâhi min ba‘di mîsâkıh (mîsâkıhî) ve yaktaûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yufsidûne fi’l-ard (ardı) ulâike humu’l-hâsirûn (hâsirûne)” ՕոԽ öyle (fâstklar) ki, kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın, ziyaret edilip hâl ve hatırının sorulmasını istediği kimseleri ziyaretten vazgeçerler ve yeryüzün defitne vefesat çıkarırlar. İçte onlar gerçekten zarara uğrayanlardır. ÂYET 28.351 “Keyfe tekfurûne billahi ve kuntum emvâten feahyâkum summe yumîtukum sum me yuhyîkum summe ileyhi turceûn (turceûne)” Siz cansız iken size can veren Allah'ı nasıl inkâr edersinizi Sonra sizi öldürecek, tekrar sizi diriltecek ve sonunda Ona döndürüleceksiniz. ÂYET 29. 352 “Huve’l-lezî halakalekum mâ fî’l-ardı cernían summe s-tevâ ile’s-semâi fe sevvâhunne seb‘a semâvât (semâvâtin) ve huve bi kulli şey'in alîm (alîmun)” O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir çekilde) semaya yö neldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi (tanzim etti). O, her şeyi hakkıyla bilendir. ÂYET-I KERÎMELER DİZİNİ.395 HADİS
LİSTESİ. 397 KELİMELER, TERİMLER VE KAVRAMLAR İNDEKSİ. .399 |
any_adam_object | 1 |
any_adam_object_boolean | 1 |
author | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_GND | (DE-588)1247014487 |
author_facet | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_role | aut |
author_sort | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_variant | c s cs |
building | Verbundindex |
bvnumber | BV047685942 |
classification_rvk | BE 8611 |
ctrlnum | (OCoLC)1298750093 (DE-599)BVBBV047685942 |
discipline | Theologie / Religionswissenschaften |
discipline_str_mv | Theologie / Religionswissenschaften |
edition | 10. baskı |
format | Book |
fullrecord | <?xml version="1.0" encoding="UTF-8"?><collection xmlns="http://www.loc.gov/MARC21/slim"><record><leader>00000nam a2200000 cc4500</leader><controlfield tag="001">BV047685942</controlfield><controlfield tag="003">DE-604</controlfield><controlfield tag="007">t</controlfield><controlfield tag="008">220117s2020 |||| 00||| tur d</controlfield><datafield tag="020" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">9786055902193</subfield><subfield code="9">978-605-5902-19-3</subfield></datafield><datafield tag="035" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">(OCoLC)1298750093</subfield></datafield><datafield tag="035" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">(DE-599)BVBBV047685942</subfield></datafield><datafield tag="040" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">DE-604</subfield><subfield code="b">ger</subfield><subfield code="e">rda</subfield></datafield><datafield tag="041" ind1="0" ind2=" "><subfield code="a">tur</subfield></datafield><datafield tag="049" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">DE-473</subfield><subfield code="a">DE-11</subfield></datafield><datafield tag="084" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">BE 8611</subfield><subfield code="0">(DE-625)10777:</subfield><subfield code="2">rvk</subfield></datafield><datafield tag="100" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">Sargut, Cemalnur</subfield><subfield code="d">1952-</subfield><subfield code="e">Verfasser</subfield><subfield code="0">(DE-588)1247014487</subfield><subfield code="4">aut</subfield></datafield><datafield tag="245" ind1="1" ind2="0"><subfield code="a">Bakara</subfield><subfield code="n">2</subfield><subfield code="p">11-29. Âyet</subfield><subfield code="p">Nefsin İç Yüzünü Tanımak</subfield><subfield code="c">derleyen: Cemâlnur Sargut</subfield></datafield><datafield tag="250" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">10. baskı</subfield></datafield><datafield tag="264" ind1=" " ind2="1"><subfield code="a">İstanbul</subfield><subfield code="b">Nefes Yayınları</subfield><subfield code="c">Ağustos 2020</subfield></datafield><datafield tag="300" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">420 Seiten</subfield></datafield><datafield tag="336" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">txt</subfield><subfield code="2">rdacontent</subfield></datafield><datafield tag="337" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">n</subfield><subfield code="2">rdamedia</subfield></datafield><datafield tag="338" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">nc</subfield><subfield code="2">rdacarrier</subfield></datafield><datafield tag="630" ind1="0" ind2="7"><subfield code="a">Koran</subfield><subfield code="p">Sure al-Baqara</subfield><subfield code="0">(DE-588)4221036-7</subfield><subfield code="2">gnd</subfield><subfield code="9">rswk-swf</subfield></datafield><datafield tag="650" ind1="0" ind2="7"><subfield code="a">Tafsir</subfield><subfield code="0">(DE-588)4184345-9</subfield><subfield code="2">gnd</subfield><subfield code="9">rswk-swf</subfield></datafield><datafield tag="689" ind1="0" ind2="0"><subfield code="a">Koran</subfield><subfield code="p">Sure al-Baqara</subfield><subfield code="0">(DE-588)4221036-7</subfield><subfield code="D">u</subfield></datafield><datafield tag="689" ind1="0" ind2="1"><subfield code="a">Tafsir</subfield><subfield code="0">(DE-588)4184345-9</subfield><subfield code="D">s</subfield></datafield><datafield tag="689" ind1="0" ind2=" "><subfield code="5">DE-604</subfield></datafield><datafield tag="773" ind1="0" ind2="8"><subfield code="w">(DE-604)BV047634142</subfield><subfield code="g">2</subfield></datafield><datafield tag="856" ind1="4" ind2="2"><subfield code="m">Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment</subfield><subfield code="q">application/pdf</subfield><subfield code="u">http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=033069973&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA</subfield><subfield code="3">Inhaltsverzeichnis</subfield></datafield><datafield tag="943" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-033069973</subfield></datafield></record></collection> |
id | DE-604.BV047685942 |
illustrated | Not Illustrated |
index_date | 2024-07-03T18:56:32Z |
indexdate | 2024-11-05T17:04:46Z |
institution | BVB |
isbn | 9786055902193 |
language | Turkish |
oai_aleph_id | oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-033069973 |
oclc_num | 1298750093 |
open_access_boolean | |
owner | DE-473 DE-BY-UBG DE-11 |
owner_facet | DE-473 DE-BY-UBG DE-11 |
physical | 420 Seiten |
publishDate | 2020 |
publishDateSearch | 2020 |
publishDateSort | 2020 |
publisher | Nefes Yayınları |
record_format | marc |
spelling | Sargut, Cemalnur 1952- Verfasser (DE-588)1247014487 aut Bakara 2 11-29. Âyet Nefsin İç Yüzünü Tanımak derleyen: Cemâlnur Sargut 10. baskı İstanbul Nefes Yayınları Ağustos 2020 420 Seiten txt rdacontent n rdamedia nc rdacarrier Koran Sure al-Baqara (DE-588)4221036-7 gnd rswk-swf Tafsir (DE-588)4184345-9 gnd rswk-swf Koran Sure al-Baqara (DE-588)4221036-7 u Tafsir (DE-588)4184345-9 s DE-604 (DE-604)BV047634142 2 Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment application/pdf http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=033069973&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA Inhaltsverzeichnis |
spellingShingle | Sargut, Cemalnur 1952- Bakara Koran Sure al-Baqara (DE-588)4221036-7 gnd Tafsir (DE-588)4184345-9 gnd |
subject_GND | (DE-588)4221036-7 (DE-588)4184345-9 |
title | Bakara |
title_auth | Bakara |
title_exact_search | Bakara |
title_exact_search_txtP | Bakara |
title_full | Bakara 2 11-29. Âyet Nefsin İç Yüzünü Tanımak derleyen: Cemâlnur Sargut |
title_fullStr | Bakara 2 11-29. Âyet Nefsin İç Yüzünü Tanımak derleyen: Cemâlnur Sargut |
title_full_unstemmed | Bakara 2 11-29. Âyet Nefsin İç Yüzünü Tanımak derleyen: Cemâlnur Sargut |
title_short | Bakara |
title_sort | bakara 11 29 ayet nefsin ic yuzunu tanımak |
topic | Koran Sure al-Baqara (DE-588)4221036-7 gnd Tafsir (DE-588)4184345-9 gnd |
topic_facet | Koran Sure al-Baqara Tafsir |
url | http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=033069973&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA |
volume_link | (DE-604)BV047634142 |
work_keys_str_mv | AT sargutcemalnur bakara2 |