Ey insan:
Gespeichert in:
1. Verfasser: | |
---|---|
Format: | Buch |
Sprache: | Turkish |
Veröffentlicht: |
İstanbul
Nefes Yayınları
Nisan 2015
|
Schriftenreihe: | 1
1 3 3 |
Schlagworte: | |
Online-Zugang: | Inhaltsverzeichnis |
Beschreibung: | "Yâsîn sûresi" ist als Titelzusatz auf dem Einband abgedruckt 1. Auflage 2007 erschienen Hier auch später erschienene Auflage von 2017 |
Beschreibung: | 542 Seiten Illustration |
ISBN: | 9786050013030 6050013039 |
Internformat
MARC
LEADER | 00000nam a2200000 cb4500 | ||
---|---|---|---|
001 | BV047607614 | ||
003 | DE-604 | ||
005 | 20241024 | ||
007 | t | ||
008 | 211123s2015 a||| |||| 00||| tur d | ||
020 | |a 9786050013030 |9 978-605-0013-03-0 | ||
020 | |a 6050013039 |9 605-0013-03-9 | ||
035 | |a (OCoLC)1289765519 | ||
035 | |a (DE-599)BVBBV047607614 | ||
040 | |a DE-604 |b ger |e rda | ||
041 | 0 | |a tur | |
049 | |a DE-473 |a DE-11 | ||
084 | |a BE 8611 |0 (DE-625)10777: |2 rvk | ||
100 | 1 | |a Sargut, Cemalnur |d 1952- |e Verfasser |0 (DE-588)1247014487 |4 aut | |
245 | 1 | 0 | |a Ey insan |c Cemâlnur Sargut |
246 | 1 | 3 | |a Yâsîn sûresi |
264 | 1 | |a İstanbul |b Nefes Yayınları |c Nisan 2015 | |
300 | |a 542 Seiten |b Illustration | ||
336 | |b txt |2 rdacontent | ||
337 | |b n |2 rdamedia | ||
338 | |b nc |2 rdacarrier | ||
490 | 1 | |a Kur'ân-ı Kerîm Çalışmaları |v 1 | |
490 | 1 | |a Kitap yayın |v 3 | |
500 | |a "Yâsîn sûresi" ist als Titelzusatz auf dem Einband abgedruckt | ||
500 | |a 1. Auflage 2007 erschienen | ||
500 | |a Hier auch später erschienene Auflage von 2017 | ||
630 | 0 | 7 | |a Koran |p Sure Yā-Sīn |0 (DE-588)7752597-8 |2 gnd |9 rswk-swf |
689 | 0 | 0 | |a Koran |p Sure Yā-Sīn |0 (DE-588)7752597-8 |D u |
689 | 0 | |5 DE-604 | |
830 | 0 | |a 1 |v 1 |w (DE-604)BV047627338 |9 1 | |
830 | 0 | |a 3 |v 3 |w (DE-604)BV047627341 |9 3 | |
856 | 4 | 2 | |m Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment |q application/pdf |u http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=032992581&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA |3 Inhaltsverzeichnis |
943 | 1 | |a oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-032992581 |
Datensatz im Suchindex
_version_ | 1814902901956411392 |
---|---|
adam_text |
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ. 19 YAYINCI ÖNSÖZÜ. 21 YÂ-SÎN SÛRESİ. 23 1. ÂYET. 25 “Yâ-Sîn 2. ÂYET. 45 Hikmet dolu Kuran hakkı için, “ Ve’l-Kurâni ’l-hakîrn 3. ÂYET. 59 Sen şüphesiz peygamberlerdensin. “Inneke և mine’l-mürselîn” 4. ÂYET. 63 Doğru yol üzerindesin. 5. ÂYET. 70 (Bu Kuran) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir, “Tenzile''I-Azizi ’r-Rahîm” 6. ÂYET. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir ՜ toplumu uyarman için indirilmiştir. “Li tünzira kavmen mâ ünzira âbâühüm fehüm ğâfilûn" 76 EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ “Alâ sıratın müstakim 5
7. ÂYET. 76 Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar îman etmiyorlar. “Lekadhakkalkavlü alâ ekserihim fehüm lâyü’minûn” 8. ÂYET. 85 Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır. “Inná cealnâ fi a’nâkıhim ağlâlen fe hiye ile’l-ezkâni fe hüm mukmehûn” 9. ÂYET. 85 Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler. “Ve cealnâ min beyni eydîhim şedden ve min halfihim şedden fe ajfieynâhüm fe hüm lâyübsırûn” 10. ÂYET. ;. 95 Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. “Ve sevâün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm lâ yu mintin' 11. ÂYET. 99 Sen ancak zikre (Kur’âria) uyan ve görmeden Rahmandan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele. “Innemâ tünzirü menittebeazzikre ve haşiyerrahmâne bi’l-ğaybi febeşşirhü bimağfiretin ve ecrin kerîm” 12. ÂYET. 113 Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları
her işi, bıraktıkları CEMÂLNUR SARGUT her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır. “Innâ nahnü nuhyil mevta ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle įey’in ahsaynâhü fi imâmın mübîn” 13. ÂYET.120 Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti. “V’adrib lehüm meselen eshâbe’l-karyeti iz câehe’l-mürselûn”
14. ÂYET. 120 İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler. “İz erselnâ ileyhimüsneyni fekezzebûhü mâ feazzeznâ bisâlisin fe kālu inná ileyküm mürselûn” 15. ÂYET. 127 Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz. “Kâlû mâ entüm illâ beşerun mislünâ ve mâ enzele 'r-Rahmânü min şey’in in entüm illâ tekzibûn” 16. ÂYET.137 (Elçikr) dediler ki: Rabbimiz biliyor; biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. “Kâlû rabbünâyâ‘lemü innâ ileyküm le mürselûn” 17 ÂYET.137 “Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah’ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir” dediler. “Ve mâ aleynâ ille’l-belâğul-mübm" 18. ÂYET.143 (Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir , “Kâlû innâ tetayyernâ bi küm le in lem tentehû lenercümenneküm ve leyemessenneküm minnâ azâbün elim,” 19.
ÂYET.:. 143 Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur? Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz “Kâlû tâirukum meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmün müsriflin” EY İNSAN ֊ YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ kötülük dokunur, dediler. 7
20. ÂYET.148 Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz. “Ve câe min aksa’l-medîneti mailiin yes’â kâleyâ kavmi’t-tebiul-mürselîn” 21. Ayet. 152 “Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidâyete ermiş kimselerdir “Ittebiû men lâyes’elüküm ecran ve hüm mühtedûn” 22. ÂYET. 157 “Bana ne olmuş ki, beni yaratana ibâdet etmeyecekmişim! Halbuki, hepiniz Ona döndürüleceksiniz.” “Ve mâliye lâ a’büdüllezîfetarenî ve ileyhi türceûn” 23. ÂYET.160 “Ondan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar.” “E ettehızü min dûnihî âliheten inyüridni’r-Rahmânü bidurrin lâ tuğni anni şefâatühüm įey’en ve lâ yünkızûn” 24. ÂYET. 160 “İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum.” “Înnî izén lefl dalâlin mübîn" 25. ÂYET.167 “Şüphesiz ben, Rabbinize inandım, beni dinleyin.” “Inni âmentü birabbiküm fesme'ûn” 26.
ÂYET. 170 CEMÂLNUR SARGUT Ona: Cennete gir” denilince. “Keşke, dedi, kavmim bilseydi!” 8 “Kîle’dhuli’l-cennete kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn.” 27 ÂYET. 173 “Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını.” “Bi mâ gafera lí rabbí ve cealeni mine’l-mükramîn”
28. ÂYET.177 Biz ondan sonra, onun milletini helak etmek için üzerlerine gökten herhangi bir ordu indirmedik ve indirecek de değildik. “Ve mâ enzelnâ alâ kavmihî min ba dihi min dindin mine’s-semâi ve mâ künnâ münzilîn” 29. ÂYET.177 O (onları helâk eden) korkunç sesten başka bir şey değildi. Birdenbire sönüverdiler. “İn kânet illâ sayhaten vâhideten fe izâ hüm hâmidûn” 30. ÂYET. . 178 Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar. “Yâ hasreten ale’l-ibâdi maye’tîhim min rasûlin iUâ kânû bihîyestehziûn" 31. ÂYET. .186 Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan önce nice kavimler helâk ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara gelmezler “Elem yerav kem ehkknâ kablehüm minel-kurûni ennehüm ileyhim lâ yerdûn" 32. ÂYET. 191 Elbette onların hepsi (kıyamet gününde) karşımızda hazır bulunacaklar. “Ve in küllün lemmâ cemîün ledeynâ muhdarûn” 33. ÂYET. 195 hayat verdik ve ondan dâne çıkardık. İşte onlar bundan yerler. “Ve âyetün lehümü4֊ardul-meytetti ahyeynâhâ ve ahracnâ
minhâ habben fe minhü ye’külün” 34. ÂYET.202 Biz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık. “Ve ce'alnâ fíha cennâtin min nahîlin ve anâbin ve feccemâ fihâ mine’l՜ 'uyûn” EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ (Bu hususta) ölü toprak onlar için mühim bir delildir. Biz ona yağmurla i
35. ÂYET.·.212 Tâ ki, onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâlâ şükretmeyecekler mi? “Liyekülû min semerihî ve mâ ‘amilethü eydîhim efelâ yeşkürûn" 36. ÂYET. Yerin bitirdiklerinden, insanlarm kendilerinden ve henüz mahiyetini 217 bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ı teşbih ve takdis ederim. “Sübhân ellezî halaka’l-ezvâce küllehâ min mâ tünbitü’l-ardu ve min enfüsihim ve min mâ lâ ydlemûn" 37. ÂYET. 233 Gece de onlar için bir ibret alâmetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler “Ve âyetün lehümu l-leylü neslahu minhü’n-nehâre fe izâhüm muzlimûn” 38. ÂYET. 247 Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, aziz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. “Ve)-şemsü teeri li müstekarrin lehâ zâlike takdîrü’l-azizi''1-alîm” 39. ÂYET. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tâyin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner. “Ve’l-kamera kaddemâhü menâzile hattâ âde ke’l-urcûni’l-kadîm” 40. ÂYET.264 Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü
geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler. “Lefşemsiiyenbağî lehâ entüdrike’l-kamera ve le’l-leylü sâbikun-nehâri ve CEM Â LN U R SARGUT küllün fifelekin yesbehûn" 10 4L ÂYET. 269 Onlar için bir âyet de: Zürriyetlerini (nesiller, soylar) “fülki’l-meşhûn’da” (dolu gemi) taşımamızdır. “Ve âyetün lehüm ennä hameina zürriyetehüm fi’l-fiilki ’І-тефйп’ 254
42. ÂYET.274 Ve kendilerine o misilden binecekleri şeyler yaratmamızdır. “Ve halaknâ lehüm min misliht mâ yerkebûn” 43. ÂYET. 281 Dilersek onları garkederiz (batma)·, o vakit onlara ne feryatçı (yardım isteyen) vardır, ne de onlar kurtarılırlar. “Ve in neşe’ nuğrikhüm felâ sarîha lehüm ve lâ hümyünkazûn” 44. ÂYET.288 Ancak bizden bir ralimét, bir zamana kadar yaşatmak için başka. “İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâhın” 43. ÂYET.292 Onlara: “Önünüzdekilerden, arkanızdakilerden korunun, rahmete şâyân olasınız.” denildiğinde “Ve izâ kile lehümut-tekû mâ beyne eydiküm ve mâ halfeküm le‘alleküm türhamûn” 46. ÂYET.299 Kendilerine rablarının âyetlerinden herhangi bir âyet de gelse mutlaka yüz çevirirler. “Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ müridin” 47 ÂYET.304 Onlara: “Allah’ın size merzuk (rızıklanmu) kıldığı şeylerden hayra sarfedin.” denildiğinde, küfredenler inananlara: “Biz o kişiye yedirmeyiz, ona Allah dilese yiyeceğini verirdi, siz açık bir dalâl içinde değil de nesiniz?” derler
“Ve izâ kîU lehüm enfikû minmâ razakakümü’llâhu kâlellezîne keferû lillezine âmenû enut’imu men lev yeşâullâhü at’amehu in entüm illâ fi dalâlin mübîn” 48. ÂYET. Siz doğru iseniz bu tehdit ne zaman (ne zaman bu vaad, doğru iseniz) derler. “Veyekûlûne metà hâze’l-vadü in küntüm sâdikîn” 309
49. ÂYET. .312 Başka değil, bir tek sayhaya (yüksek sesle bağırma, haykırma) bakıyorlar, onlar çekişip dururken yakalayıverir. “Mâyenzurûne ԱԱ sayhaten vâhideten te’huzühüm ve hüm yahıssımûn” 50. ÂYET. 315 O zaman bir tavsiyeye muktedir olamazlar. Ailelerine de dönecek değillerdir. “Felâ yestettäne tavsıyeten ve lâ ilâ ehlihim yerci'ûn” 51. ÂYET. 315 Sûra üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. “Ve nüfiha fi’s-sûri fe izâhüm mine’l-ecdâsi Ш rabbihim yensilûn” 52. ÂYET. 330 Eyvah! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? Bu Rahmanın vaadettiği gönderilen resuller işte doğru imiş, derler. “kâlûyâ veylenâ men be'asenâ min merkadinâ hazâ mâ vâ'ade’r-rahmânü ve sadeka’l-mürselûn” 53. ÂYET. 330 Başka değil, bir tek sayha olmuş ve onların hepsi derhal ihzâren huzurumuza getirilivermiştir. “In kânet illâ sayhaten vâhideten fe izâhüm cemi'un ledeynâ muhdarûn” 54. ÂYET.!. 334 Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. “Fe’l-yevme Ա tuzlemü nefsun ¡ey’en ve lâ tüczevne illâ mâ küntüm
ta'melûn” 55. ÂYET.339 CEMÂLNUR SARGUT Cennet ehli bugün ŞUGL (meşguliyet) içinde zevk etmektedirler. 12 “Inne ashâbe’l-cenneti’l-yevme fi şuğulin fâkihûn” 56. ÂYET.339 Kendileri ve zevceleri erikeler üzerine kurulmuşlardır. “Hüm ve ezvacühüm fi zılâlin ale’l-erâiki müttekiûn”
57. ÂYET. 340 Orada onlara bir meyve var, hem onlara orada ne iddia (arzu) ederlerse var. “Lehüm fihâ fâkihetün ve khüm mâyeddeûn” 58. ÂYET. 353 Rahim Rabdan bir kelâm, bir selâm. “Selâmün kavlen min Rabbi’r-Rahîm” 59. ÂYET. 363 Ey günahkârlar! Bugün siz aynim (veya, ey mücrimler! Haydi bugün bu nimetli tablodan aynim) “Ve’mtâzü 4-yevme eyyühe’l-mücrimûn” 60. ÂYET.370 Ey Âdemoğulları! Size and vermedim mi? “Şeytana kulluk etmeyin o size apaçık bir düşman” diye. “E lem a’hed ileyküm yâ bmî âdeme m lâ ta’biiduį-įeytane innehû leküm adüvvün mübîn” 61. ÂYET.370 Ve bana kulluk edin, doğru yol budur diye. “Ve mi ‘büdûnî hazâ sırâtun müstakim” 62. ÂYET.401 Gerçek bu iken Celâlim hakkı için o, içinizden bir çok cibilliyetleri baştan çıkardı. O vakit sizin aklınız yok mu idi? 63. ÂYET. Vaad olunup durduğunuz işte o cehennem, "Hâzihî cehennemü’l-letî küntüm tûadûn” 64.
ÂYET. 408 (Dünyada) Küfrettiğiniz için bugün yaslanın ona bakalım. “Islevhe’l-yevme bimâ küntüm tekfürün" EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ “Ve lekad edalle minküm cibillen kesîra, efe lem tekūnu ta!kılûn” 408 13
65. ÂYET.431 Bugün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler, ayakları şâhitlik eder. Neler kesbettiklerini (kazanmak, elde etmek). “Elyevme nahtimü ala efvâhihim ve tükellimünâ eydihim ve teşhedü ercülühüm bi mâ kânû yeksibûn” 66. Ayet.438 Dileseydik gözlerini üzerinden silme kör yapardık da yollara dökülürlerdi. Fakat nerden görecekler? “Velev neşâü letamesnâ alâ a'yünihbn fe’stebekus-sırâta fe ennâ yübsırûn” 67. ÂYET. 442 Yine dileseydik onları oldukları yerde meshediverirdik de, ne ileri gidebilirler ne de geri dönebilirlerdi. “Velev neşâü lemesahnâhüm alà mekânetihîm femestetâ'u mudıyyen ve lâ yerciûn” 68. ÂYET. 448 Her kimin ömrünü uzatıyorsak hilkatte onu tersine çeviriyoruz. Hâlâ akılları ermiyor mu? “Ve men nuammirhu nünekkishü fi’l-halkı efe Ա ya kılûn” 69. ÂYET. 454 Biz Ona şiir öğretmedik; Ona yaraşmaz da. O, sâde bir zikir ve parlak bir Kurandır. “Ve mâ allemnâhü ş-şi Wa ve mâ yenbağî lehû in hüve illâ zikrun ve Kurânün mübîn” 70. ÂYET. 461 Hayat kabiliyeti olanı uyandırmak ve kâfirlere de o söz, hak olmak için CEMÂLNUR SARGUT “Liyünzira men kâne
hayyen veyahıkka’l-kavlü ale’l-kâfirîn” 14 71. ÂYET. 466 Ellerimizin işleyip yaptıklarından bir takım enam (yumuşak hayvan) yaratmışız onlar için. Onlara mâlik bulunuyorlar, görmediler mi? “E ve km yerav ennâ hakknâ lehüm min mâ amikt eydînâ en àmen fehüm lehâ mâlikûn”
72. ÂYET.466 Ve onları kendilerine zebûn etmişiz de, hem onlardan binitleri var, hem onlardan yiyorlar. “Ve zellelnâhâ lehüm feminhâ rakûbühüm ve minhâ ye’külün” 73. ÂYET.467 Onlarda daha nice faydalı içecekler vardır. Şükretmezler mi? “Ve lehüm fîhâ menâfin ve me¡áribü efelâ yeşkürûn” 74. ÂYET. 475 Onlar Allah’tan başka mâbudlar edindiler, güya yardım olunacaklar. “Ve’t-tehazû min dûni’l-lâhi âliheten lealkhüm yünsarûn” 75. ÂYET. 475 Ki bunlar, onlara yardıma gücü yetmez. Bunlar kendileri için hazırlanmış avenelerdir (askerlerdir). “Lâ yesteti'ûne nasrahüm vehüm lehüm cündün muhdarûn” 76. ÂYET.480 O halde onların lâfı seni mahzun etmesin; biz onların içlerini de biliriz dışlarını da (açık gizli her yanlarını biliriz). “Felâyahzünke kavlühüm innâ na’kmü mâyüsirrûne ve mâyulinûn” 77 ÂYET.I.484 Görmedin mi? O insanı bir nutfeden (spermden) yarattık; şimdi o açıktan açığa bir muhâsım kesildi. “E ve lemyernl-insânü ennâ halâknâhü min nutfetin fie izâ hüve hasîmün mübîn” O kendi yaratılışını unutarak bize bir mesel
(örnek) getirdi: “Bu un ufak olmuş kemikleri kim diriltir?” dedi. “Ve darabe Una meselen ve nesiye halkahû kâle menyuhyi’l-ızâme vehiye ramim” 79. ÂYET. 485 De ki: Onları ilk defa inşâ eden diriltir ve O her yaratışı (halketmeyi) bilir. “Kulyuhyîhe’l-lezî ещееһа evvele merratin ve hüve bikülli halkın alîm” EY İNSAN - YÂSÎN SÜRESİ ŞERHİ 78. ÂYET. 484 15
80. ÂYET. O ki size yeşil ağaçtan ateş çıkarandır. Şimdi siz hep onu 492 tutuşturuyorsunuz “Ellezî cede leküm mine’ş-şeceri’l-ahdari nâren fe izâ entüm minhü tûkidûn” 81. ÂYET.498 Gökleri ve yerleri yaratan, onlar gibisini (onların aynını) yaratmaya muktedir değil midir? Elbette O Hallâkü’l-Alîm’dir {mutlak yaratıcı her şeyi bilendir). “E ve leyse’l-lezî haleka’s-semâvâti ve’l-arda bikadirin alâ en yahluka mislehüm belâ ve Hüve’l-Haüâku l-Alîm” 82. ÂYET. 501 Onun emri bir şeyi dilerse (irâde ederse) ona sâde “Ol” demektir. O, oluverir “İnnemâ emrühû izâ erâde şey’en en yekûle lehû kün feyekûn” 83. ÂYET. 513 Öyle! O her şeyi melekûtu (kudreti) yedinde (tasarruf ve emrinde) olan Sübhan’dır. Hep döndürülüp Ona götürüleceksiniz. “Fesübhâne’l-lezî biyedibi mekkûtü külli şey’in ve ileyhi türceûn" DİZİN 525 |
adam_txt |
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ. 19 YAYINCI ÖNSÖZÜ. 21 YÂ-SÎN SÛRESİ. 23 1. ÂYET. 25 “Yâ-Sîn 2. ÂYET. 45 Hikmet dolu Kuran hakkı için, “ Ve’l-Kurâni ’l-hakîrn 3. ÂYET. 59 Sen şüphesiz peygamberlerdensin. “Inneke և mine’l-mürselîn” 4. ÂYET. 63 Doğru yol üzerindesin. 5. ÂYET. 70 (Bu Kuran) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir, “Tenzile''I-Azizi ’r-Rahîm” 6. ÂYET. Ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir ՜ toplumu uyarman için indirilmiştir. “Li tünzira kavmen mâ ünzira âbâühüm fehüm ğâfilûn" 76 EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ “Alâ sıratın müstakim 5
7. ÂYET. 76 Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar îman etmiyorlar. “Lekadhakkalkavlü alâ ekserihim fehüm lâyü’minûn” 8. ÂYET. 85 Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır. “Inná cealnâ fi a’nâkıhim ağlâlen fe hiye ile’l-ezkâni fe hüm mukmehûn” 9. ÂYET. 85 Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler. “Ve cealnâ min beyni eydîhim şedden ve min halfihim şedden fe ajfieynâhüm fe hüm lâyübsırûn” 10. ÂYET. ;. 95 Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. “Ve sevâün aleyhim e enzertehüm em lem tünzirhüm lâ yu mintin' 11. ÂYET. 99 Sen ancak zikre (Kur’âria) uyan ve görmeden Rahmandan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele. “Innemâ tünzirü menittebeazzikre ve haşiyerrahmâne bi’l-ğaybi febeşşirhü bimağfiretin ve ecrin kerîm” 12. ÂYET. 113 Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları
her işi, bıraktıkları CEMÂLNUR SARGUT her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır. “Innâ nahnü nuhyil mevta ve nektübü mâ kaddemû ve âsârehüm ve külle įey’in ahsaynâhü fi imâmın mübîn” 13. ÂYET.120 Onlara, şu şehir halkını misal getir: Hani onlara elçiler gelmişti. “V’adrib lehüm meselen eshâbe’l-karyeti iz câehe’l-mürselûn”
14. ÂYET. 120 İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler. “İz erselnâ ileyhimüsneyni fekezzebûhü mâ feazzeznâ bisâlisin fe kālu inná ileyküm mürselûn” 15. ÂYET. 127 Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz. “Kâlû mâ entüm illâ beşerun mislünâ ve mâ enzele 'r-Rahmânü min şey’in in entüm illâ tekzibûn” 16. ÂYET.137 (Elçikr) dediler ki: Rabbimiz biliyor; biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. “Kâlû rabbünâyâ‘lemü innâ ileyküm le mürselûn” 17 ÂYET.137 “Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah’ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir” dediler. “Ve mâ aleynâ ille’l-belâğul-mübm" 18. ÂYET.143 (Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir , “Kâlû innâ tetayyernâ bi küm le in lem tentehû lenercümenneküm ve leyemessenneküm minnâ azâbün elim,” 19.
ÂYET.:. 143 Elçiler şöyle cevap verdi: Sizin uğursuzluğunuz sizinle beraberdir. Size nasihat ediliyorsa bu uğursuzluk mudur? Bilakis, siz aşırı giden bir milletsiniz “Kâlû tâirukum meaküm ein zükkirtüm bel entüm kavmün müsriflin” EY İNSAN ֊ YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ kötülük dokunur, dediler. 7
20. ÂYET.148 Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz. “Ve câe min aksa’l-medîneti mailiin yes’â kâleyâ kavmi’t-tebiul-mürselîn” 21. Ayet. 152 “Sizden herhangi bir ücret istemeyen bu kimselere tâbi olun, çünkü onlar hidâyete ermiş kimselerdir “Ittebiû men lâyes’elüküm ecran ve hüm mühtedûn” 22. ÂYET. 157 “Bana ne olmuş ki, beni yaratana ibâdet etmeyecekmişim! Halbuki, hepiniz Ona döndürüleceksiniz.” “Ve mâliye lâ a’büdüllezîfetarenî ve ileyhi türceûn” 23. ÂYET.160 “Ondan başka tanrılar mı edineyim? O çok esirgeyici Allah, eğer bana bir zarar dilerse onların (putların) şefaati bana hiçbir fayda vermez, beni kurtaramazlar.” “E ettehızü min dûnihî âliheten inyüridni’r-Rahmânü bidurrin lâ tuğni anni şefâatühüm įey’en ve lâ yünkızûn” 24. ÂYET. 160 “İşte o zaman ben apaçık bir sapıklığın içine gömülmüş olurum.” “Înnî izén lefl dalâlin mübîn" 25. ÂYET.167 “Şüphesiz ben, Rabbinize inandım, beni dinleyin.” “Inni âmentü birabbiküm fesme'ûn” 26.
ÂYET. 170 CEMÂLNUR SARGUT Ona: Cennete gir” denilince. “Keşke, dedi, kavmim bilseydi!” 8 “Kîle’dhuli’l-cennete kâle yâ leyte kavmî ya’lemûn.” 27 ÂYET. 173 “Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrama mazhar olanlardan kıldığını.” “Bi mâ gafera lí rabbí ve cealeni mine’l-mükramîn”
28. ÂYET.177 Biz ondan sonra, onun milletini helak etmek için üzerlerine gökten herhangi bir ordu indirmedik ve indirecek de değildik. “Ve mâ enzelnâ alâ kavmihî min ba dihi min dindin mine’s-semâi ve mâ künnâ münzilîn” 29. ÂYET.177 O (onları helâk eden) korkunç sesten başka bir şey değildi. Birdenbire sönüverdiler. “İn kânet illâ sayhaten vâhideten fe izâ hüm hâmidûn” 30. ÂYET. . 178 Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar. “Yâ hasreten ale’l-ibâdi maye’tîhim min rasûlin iUâ kânû bihîyestehziûn" 31. ÂYET. .186 Müşrikler görmüyorlar mı ki, onlardan önce nice kavimler helâk ettik. Onlar tekrar dönüp de bunlara gelmezler “Elem yerav kem ehkknâ kablehüm minel-kurûni ennehüm ileyhim lâ yerdûn" 32. ÂYET. 191 Elbette onların hepsi (kıyamet gününde) karşımızda hazır bulunacaklar. “Ve in küllün lemmâ cemîün ledeynâ muhdarûn” 33. ÂYET. 195 hayat verdik ve ondan dâne çıkardık. İşte onlar bundan yerler. “Ve âyetün lehümü4֊ardul-meytetti ahyeynâhâ ve ahracnâ
minhâ habben fe minhü ye’külün” 34. ÂYET.202 Biz, yeryüzünde nice nice hurma bahçeleri, üzüm bağları yarattık ve oralarda birçok pınarlar fışkırttık. “Ve ce'alnâ fíha cennâtin min nahîlin ve anâbin ve feccemâ fihâ mine’l՜ 'uyûn” EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ (Bu hususta) ölü toprak onlar için mühim bir delildir. Biz ona yağmurla i
35. ÂYET.·.212 Tâ ki, onların meyvelerinden ve elleriyle bunlardan imal ettiklerinden yesinler. Hâlâ şükretmeyecekler mi? “Liyekülû min semerihî ve mâ ‘amilethü eydîhim efelâ yeşkürûn" 36. ÂYET. Yerin bitirdiklerinden, insanlarm kendilerinden ve henüz mahiyetini 217 bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah’ı teşbih ve takdis ederim. “Sübhân ellezî halaka’l-ezvâce küllehâ min mâ tünbitü’l-ardu ve min enfüsihim ve min mâ lâ ydlemûn" 37. ÂYET. 233 Gece de onlar için bir ibret alâmetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler “Ve âyetün lehümu l-leylü neslahu minhü’n-nehâre fe izâhüm muzlimûn” 38. ÂYET. 247 Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, aziz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. “Ve)-şemsü teeri li müstekarrin lehâ zâlike takdîrü’l-azizi''1-alîm” 39. ÂYET. Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tâyin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner. “Ve’l-kamera kaddemâhü menâzile hattâ âde ke’l-urcûni’l-kadîm” 40. ÂYET.264 Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü
geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler. “Lefşemsiiyenbağî lehâ entüdrike’l-kamera ve le’l-leylü sâbikun-nehâri ve CEM Â LN U R SARGUT küllün fifelekin yesbehûn" 10 4L ÂYET. 269 Onlar için bir âyet de: Zürriyetlerini (nesiller, soylar) “fülki’l-meşhûn’da” (dolu gemi) taşımamızdır. “Ve âyetün lehüm ennä hameina zürriyetehüm fi’l-fiilki ’І-тефйп’ 254
42. ÂYET.274 Ve kendilerine o misilden binecekleri şeyler yaratmamızdır. “Ve halaknâ lehüm min misliht mâ yerkebûn” 43. ÂYET. 281 Dilersek onları garkederiz (batma)·, o vakit onlara ne feryatçı (yardım isteyen) vardır, ne de onlar kurtarılırlar. “Ve in neşe’ nuğrikhüm felâ sarîha lehüm ve lâ hümyünkazûn” 44. ÂYET.288 Ancak bizden bir ralimét, bir zamana kadar yaşatmak için başka. “İllâ rahmeten minnâ ve metâan ilâhın” 43. ÂYET.292 Onlara: “Önünüzdekilerden, arkanızdakilerden korunun, rahmete şâyân olasınız.” denildiğinde “Ve izâ kile lehümut-tekû mâ beyne eydiküm ve mâ halfeküm le‘alleküm türhamûn” 46. ÂYET.299 Kendilerine rablarının âyetlerinden herhangi bir âyet de gelse mutlaka yüz çevirirler. “Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ kânû anhâ müridin” 47 ÂYET.304 Onlara: “Allah’ın size merzuk (rızıklanmu) kıldığı şeylerden hayra sarfedin.” denildiğinde, küfredenler inananlara: “Biz o kişiye yedirmeyiz, ona Allah dilese yiyeceğini verirdi, siz açık bir dalâl içinde değil de nesiniz?” derler
“Ve izâ kîU lehüm enfikû minmâ razakakümü’llâhu kâlellezîne keferû lillezine âmenû enut’imu men lev yeşâullâhü at’amehu in entüm illâ fi dalâlin mübîn” 48. ÂYET. Siz doğru iseniz bu tehdit ne zaman (ne zaman bu vaad, doğru iseniz) derler. “Veyekûlûne metà hâze’l-vadü in küntüm sâdikîn” 309
49. ÂYET. .312 Başka değil, bir tek sayhaya (yüksek sesle bağırma, haykırma) bakıyorlar, onlar çekişip dururken yakalayıverir. “Mâyenzurûne ԱԱ sayhaten vâhideten te’huzühüm ve hüm yahıssımûn” 50. ÂYET. 315 O zaman bir tavsiyeye muktedir olamazlar. Ailelerine de dönecek değillerdir. “Felâ yestettäne tavsıyeten ve lâ ilâ ehlihim yerci'ûn” 51. ÂYET. 315 Sûra üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. “Ve nüfiha fi’s-sûri fe izâhüm mine’l-ecdâsi Ш rabbihim yensilûn” 52. ÂYET. 330 Eyvah! Bizi uyuduğumuz yerden kim kaldırdı? Bu Rahmanın vaadettiği gönderilen resuller işte doğru imiş, derler. “kâlûyâ veylenâ men be'asenâ min merkadinâ hazâ mâ vâ'ade’r-rahmânü ve sadeka’l-mürselûn” 53. ÂYET. 330 Başka değil, bir tek sayha olmuş ve onların hepsi derhal ihzâren huzurumuza getirilivermiştir. “In kânet illâ sayhaten vâhideten fe izâhüm cemi'un ledeynâ muhdarûn” 54. ÂYET.!. 334 Artık bugün hiç kimseye zerrece zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. “Fe’l-yevme Ա tuzlemü nefsun ¡ey’en ve lâ tüczevne illâ mâ küntüm
ta'melûn” 55. ÂYET.339 CEMÂLNUR SARGUT Cennet ehli bugün ŞUGL (meşguliyet) içinde zevk etmektedirler. 12 “Inne ashâbe’l-cenneti’l-yevme fi şuğulin fâkihûn” 56. ÂYET.339 Kendileri ve zevceleri erikeler üzerine kurulmuşlardır. “Hüm ve ezvacühüm fi zılâlin ale’l-erâiki müttekiûn”
57. ÂYET. 340 Orada onlara bir meyve var, hem onlara orada ne iddia (arzu) ederlerse var. “Lehüm fihâ fâkihetün ve khüm mâyeddeûn” 58. ÂYET. 353 Rahim Rabdan bir kelâm, bir selâm. “Selâmün kavlen min Rabbi’r-Rahîm” 59. ÂYET. 363 Ey günahkârlar! Bugün siz aynim (veya, ey mücrimler! Haydi bugün bu nimetli tablodan aynim) “Ve’mtâzü 4-yevme eyyühe’l-mücrimûn” 60. ÂYET.370 Ey Âdemoğulları! Size and vermedim mi? “Şeytana kulluk etmeyin o size apaçık bir düşman” diye. “E lem a’hed ileyküm yâ bmî âdeme m lâ ta’biiduį-įeytane innehû leküm adüvvün mübîn” 61. ÂYET.370 Ve bana kulluk edin, doğru yol budur diye. “Ve mi ‘büdûnî hazâ sırâtun müstakim” 62. ÂYET.401 Gerçek bu iken Celâlim hakkı için o, içinizden bir çok cibilliyetleri baştan çıkardı. O vakit sizin aklınız yok mu idi? 63. ÂYET. Vaad olunup durduğunuz işte o cehennem, "Hâzihî cehennemü’l-letî küntüm tûadûn” 64.
ÂYET. 408 (Dünyada) Küfrettiğiniz için bugün yaslanın ona bakalım. “Islevhe’l-yevme bimâ küntüm tekfürün" EY İNSAN - YÂSÎN SÛRESİ ŞERHİ “Ve lekad edalle minküm cibillen kesîra, efe lem tekūnu ta!kılûn” 408 13
65. ÂYET.431 Bugün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler, ayakları şâhitlik eder. Neler kesbettiklerini (kazanmak, elde etmek). “Elyevme nahtimü ala efvâhihim ve tükellimünâ eydihim ve teşhedü ercülühüm bi mâ kânû yeksibûn” 66. Ayet.438 Dileseydik gözlerini üzerinden silme kör yapardık da yollara dökülürlerdi. Fakat nerden görecekler? “Velev neşâü letamesnâ alâ a'yünihbn fe’stebekus-sırâta fe ennâ yübsırûn” 67. ÂYET. 442 Yine dileseydik onları oldukları yerde meshediverirdik de, ne ileri gidebilirler ne de geri dönebilirlerdi. “Velev neşâü lemesahnâhüm alà mekânetihîm femestetâ'u mudıyyen ve lâ yerciûn” 68. ÂYET. 448 Her kimin ömrünü uzatıyorsak hilkatte onu tersine çeviriyoruz. Hâlâ akılları ermiyor mu? “Ve men nuammirhu nünekkishü fi’l-halkı efe Ա ya kılûn” 69. ÂYET. 454 Biz Ona şiir öğretmedik; Ona yaraşmaz da. O, sâde bir zikir ve parlak bir Kurandır. “Ve mâ allemnâhü ş-şi Wa ve mâ yenbağî lehû in hüve illâ zikrun ve Kurânün mübîn” 70. ÂYET. 461 Hayat kabiliyeti olanı uyandırmak ve kâfirlere de o söz, hak olmak için CEMÂLNUR SARGUT “Liyünzira men kâne
hayyen veyahıkka’l-kavlü ale’l-kâfirîn” 14 71. ÂYET. 466 Ellerimizin işleyip yaptıklarından bir takım enam (yumuşak hayvan) yaratmışız onlar için. Onlara mâlik bulunuyorlar, görmediler mi? “E ve km yerav ennâ hakknâ lehüm min mâ amikt eydînâ en àmen fehüm lehâ mâlikûn”
72. ÂYET.466 Ve onları kendilerine zebûn etmişiz de, hem onlardan binitleri var, hem onlardan yiyorlar. “Ve zellelnâhâ lehüm feminhâ rakûbühüm ve minhâ ye’külün” 73. ÂYET.467 Onlarda daha nice faydalı içecekler vardır. Şükretmezler mi? “Ve lehüm fîhâ menâfin ve me¡áribü efelâ yeşkürûn” 74. ÂYET. 475 Onlar Allah’tan başka mâbudlar edindiler, güya yardım olunacaklar. “Ve’t-tehazû min dûni’l-lâhi âliheten lealkhüm yünsarûn” 75. ÂYET. 475 Ki bunlar, onlara yardıma gücü yetmez. Bunlar kendileri için hazırlanmış avenelerdir (askerlerdir). “Lâ yesteti'ûne nasrahüm vehüm lehüm cündün muhdarûn” 76. ÂYET.480 O halde onların lâfı seni mahzun etmesin; biz onların içlerini de biliriz dışlarını da (açık gizli her yanlarını biliriz). “Felâyahzünke kavlühüm innâ na’kmü mâyüsirrûne ve mâyulinûn” 77 ÂYET.I.484 Görmedin mi? O insanı bir nutfeden (spermden) yarattık; şimdi o açıktan açığa bir muhâsım kesildi. “E ve lemyernl-insânü ennâ halâknâhü min nutfetin fie izâ hüve hasîmün mübîn” O kendi yaratılışını unutarak bize bir mesel
(örnek) getirdi: “Bu un ufak olmuş kemikleri kim diriltir?” dedi. “Ve darabe Una meselen ve nesiye halkahû kâle menyuhyi’l-ızâme vehiye ramim” 79. ÂYET. 485 De ki: Onları ilk defa inşâ eden diriltir ve O her yaratışı (halketmeyi) bilir. “Kulyuhyîhe’l-lezî ещееһа evvele merratin ve hüve bikülli halkın alîm” EY İNSAN - YÂSÎN SÜRESİ ŞERHİ 78. ÂYET. 484 15
80. ÂYET. O ki size yeşil ağaçtan ateş çıkarandır. Şimdi siz hep onu 492 tutuşturuyorsunuz “Ellezî cede leküm mine’ş-şeceri’l-ahdari nâren fe izâ entüm minhü tûkidûn” 81. ÂYET.498 Gökleri ve yerleri yaratan, onlar gibisini (onların aynını) yaratmaya muktedir değil midir? Elbette O Hallâkü’l-Alîm’dir {mutlak yaratıcı her şeyi bilendir). “E ve leyse’l-lezî haleka’s-semâvâti ve’l-arda bikadirin alâ en yahluka mislehüm belâ ve Hüve’l-Haüâku l-Alîm” 82. ÂYET. 501 Onun emri bir şeyi dilerse (irâde ederse) ona sâde “Ol” demektir. O, oluverir “İnnemâ emrühû izâ erâde şey’en en yekûle lehû kün feyekûn” 83. ÂYET. 513 Öyle! O her şeyi melekûtu (kudreti) yedinde (tasarruf ve emrinde) olan Sübhan’dır. Hep döndürülüp Ona götürüleceksiniz. “Fesübhâne’l-lezî biyedibi mekkûtü külli şey’in ve ileyhi türceûn" DİZİN 525 |
any_adam_object | 1 |
any_adam_object_boolean | 1 |
author | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_GND | (DE-588)1247014487 |
author_facet | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_role | aut |
author_sort | Sargut, Cemalnur 1952- |
author_variant | c s cs |
building | Verbundindex |
bvnumber | BV047607614 |
classification_rvk | BE 8611 |
ctrlnum | (OCoLC)1289765519 (DE-599)BVBBV047607614 |
discipline | Theologie / Religionswissenschaften |
discipline_str_mv | Theologie / Religionswissenschaften |
format | Book |
fullrecord | <?xml version="1.0" encoding="UTF-8"?><collection xmlns="http://www.loc.gov/MARC21/slim"><record><leader>00000nam a2200000 cb4500</leader><controlfield tag="001">BV047607614</controlfield><controlfield tag="003">DE-604</controlfield><controlfield tag="005">20241024</controlfield><controlfield tag="007">t</controlfield><controlfield tag="008">211123s2015 a||| |||| 00||| tur d</controlfield><datafield tag="020" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">9786050013030</subfield><subfield code="9">978-605-0013-03-0</subfield></datafield><datafield tag="020" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">6050013039</subfield><subfield code="9">605-0013-03-9</subfield></datafield><datafield tag="035" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">(OCoLC)1289765519</subfield></datafield><datafield tag="035" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">(DE-599)BVBBV047607614</subfield></datafield><datafield tag="040" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">DE-604</subfield><subfield code="b">ger</subfield><subfield code="e">rda</subfield></datafield><datafield tag="041" ind1="0" ind2=" "><subfield code="a">tur</subfield></datafield><datafield tag="049" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">DE-473</subfield><subfield code="a">DE-11</subfield></datafield><datafield tag="084" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">BE 8611</subfield><subfield code="0">(DE-625)10777:</subfield><subfield code="2">rvk</subfield></datafield><datafield tag="100" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">Sargut, Cemalnur</subfield><subfield code="d">1952-</subfield><subfield code="e">Verfasser</subfield><subfield code="0">(DE-588)1247014487</subfield><subfield code="4">aut</subfield></datafield><datafield tag="245" ind1="1" ind2="0"><subfield code="a">Ey insan</subfield><subfield code="c">Cemâlnur Sargut</subfield></datafield><datafield tag="246" ind1="1" ind2="3"><subfield code="a">Yâsîn sûresi</subfield></datafield><datafield tag="264" ind1=" " ind2="1"><subfield code="a">İstanbul</subfield><subfield code="b">Nefes Yayınları</subfield><subfield code="c">Nisan 2015</subfield></datafield><datafield tag="300" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">542 Seiten</subfield><subfield code="b">Illustration</subfield></datafield><datafield tag="336" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">txt</subfield><subfield code="2">rdacontent</subfield></datafield><datafield tag="337" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">n</subfield><subfield code="2">rdamedia</subfield></datafield><datafield tag="338" ind1=" " ind2=" "><subfield code="b">nc</subfield><subfield code="2">rdacarrier</subfield></datafield><datafield tag="490" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">Kur'ân-ı Kerîm Çalışmaları</subfield><subfield code="v">1</subfield></datafield><datafield tag="490" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">Kitap yayın</subfield><subfield code="v">3</subfield></datafield><datafield tag="500" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">"Yâsîn sûresi" ist als Titelzusatz auf dem Einband abgedruckt</subfield></datafield><datafield tag="500" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">1. Auflage 2007 erschienen</subfield></datafield><datafield tag="500" ind1=" " ind2=" "><subfield code="a">Hier auch später erschienene Auflage von 2017</subfield></datafield><datafield tag="630" ind1="0" ind2="7"><subfield code="a">Koran</subfield><subfield code="p">Sure Yā-Sīn</subfield><subfield code="0">(DE-588)7752597-8</subfield><subfield code="2">gnd</subfield><subfield code="9">rswk-swf</subfield></datafield><datafield tag="689" ind1="0" ind2="0"><subfield code="a">Koran</subfield><subfield code="p">Sure Yā-Sīn</subfield><subfield code="0">(DE-588)7752597-8</subfield><subfield code="D">u</subfield></datafield><datafield tag="689" ind1="0" ind2=" "><subfield code="5">DE-604</subfield></datafield><datafield tag="830" ind1=" " ind2="0"><subfield code="a">1</subfield><subfield code="v">1</subfield><subfield code="w">(DE-604)BV047627338</subfield><subfield code="9">1</subfield></datafield><datafield tag="830" ind1=" " ind2="0"><subfield code="a">3</subfield><subfield code="v">3</subfield><subfield code="w">(DE-604)BV047627341</subfield><subfield code="9">3</subfield></datafield><datafield tag="856" ind1="4" ind2="2"><subfield code="m">Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment</subfield><subfield code="q">application/pdf</subfield><subfield code="u">http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=032992581&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA</subfield><subfield code="3">Inhaltsverzeichnis</subfield></datafield><datafield tag="943" ind1="1" ind2=" "><subfield code="a">oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-032992581</subfield></datafield></record></collection> |
id | DE-604.BV047607614 |
illustrated | Illustrated |
index_date | 2024-07-03T18:38:53Z |
indexdate | 2024-11-05T17:04:44Z |
institution | BVB |
isbn | 9786050013030 6050013039 |
language | Turkish |
oai_aleph_id | oai:aleph.bib-bvb.de:BVB01-032992581 |
oclc_num | 1289765519 |
open_access_boolean | |
owner | DE-473 DE-BY-UBG DE-11 |
owner_facet | DE-473 DE-BY-UBG DE-11 |
physical | 542 Seiten Illustration |
publishDate | 2015 |
publishDateSearch | 2015 |
publishDateSort | 2015 |
publisher | Nefes Yayınları |
record_format | marc |
series | 1 3 |
series2 | Kur'ân-ı Kerîm Çalışmaları Kitap yayın |
spelling | Sargut, Cemalnur 1952- Verfasser (DE-588)1247014487 aut Ey insan Cemâlnur Sargut Yâsîn sûresi İstanbul Nefes Yayınları Nisan 2015 542 Seiten Illustration txt rdacontent n rdamedia nc rdacarrier Kur'ân-ı Kerîm Çalışmaları 1 Kitap yayın 3 "Yâsîn sûresi" ist als Titelzusatz auf dem Einband abgedruckt 1. Auflage 2007 erschienen Hier auch später erschienene Auflage von 2017 Koran Sure Yā-Sīn (DE-588)7752597-8 gnd rswk-swf Koran Sure Yā-Sīn (DE-588)7752597-8 u DE-604 1 1 (DE-604)BV047627338 1 3 3 (DE-604)BV047627341 3 Digitalisierung UB Bamberg - ADAM Catalogue Enrichment application/pdf http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=032992581&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA Inhaltsverzeichnis |
spellingShingle | Sargut, Cemalnur 1952- Ey insan 1 3 Koran Sure Yā-Sīn (DE-588)7752597-8 gnd |
subject_GND | (DE-588)7752597-8 |
title | Ey insan |
title_alt | Yâsîn sûresi |
title_auth | Ey insan |
title_exact_search | Ey insan |
title_exact_search_txtP | Ey insan |
title_full | Ey insan Cemâlnur Sargut |
title_fullStr | Ey insan Cemâlnur Sargut |
title_full_unstemmed | Ey insan Cemâlnur Sargut |
title_short | Ey insan |
title_sort | ey insan |
topic | Koran Sure Yā-Sīn (DE-588)7752597-8 gnd |
topic_facet | Koran Sure Yā-Sīn |
url | http://bvbr.bib-bvb.de:8991/F?func=service&doc_library=BVB01&local_base=BVB01&doc_number=032992581&sequence=000001&line_number=0001&func_code=DB_RECORDS&service_type=MEDIA |
volume_link | (DE-604)BV047627338 (DE-604)BV047627341 |
work_keys_str_mv | AT sargutcemalnur eyinsan AT sargutcemalnur yasinsuresi |